6 Aralık 2015 Pazar

Güneşiniz Bol Olsun

     En büyük zararın akrabadan geldiğini bildiğimiz ve kabul ettiğimiz bir dünyada yaşıyoruz. İstisnalar muhakkak vardır, lâkin bu, Türkiye dahil bütün dünyada kayda değer bir çoğunluğun ortaya koyduğu bir çıkarımdır. Şu hâlde, size zarar veren, iyi ve kötüyü kendi süzgecinizde süzerek karar verdiğiniz kimselerin nereli olduğunun ya da etnik kökeninin bir önemi olmadığını vurgulayabilir miyiz? Kesinlikle!

     İnsanların kim olduğunun bu kadar önemi var mı? Sizce de nasıl olduğu daha önemli değil mi?

     Dinlerin de başlı başına bir felsefe olduğunu savunan biri olarak, yeryüzündeki bütün felsefelerin özünün bireyin kim olduğu ile değil de nasıl olduğu ile ilgilendiğini söyleyebilirim. Bütün felsefelerin çıkış noktası temel prensipte aynı; iyi bir birey olabilmek, nefsini iyiye, güzelliğe eğitebilmek.

     Size kötülük yapana siz iyilik yapmak zorunda değilsiniz elbette, lâkin kötülüğe kötülük ile cevap vermek istemediğinizde ve sûkunetinizi koruduğunuzda bunun adı tam olarak nefis kontrolü oluyor. Bütün bu hesaplaşmalar, süregelen kötülükler, acılar, intikamlar, ölümler, öldürülüşler, hepsi birer kör nefis üretkenliği... Kontrol edilebilir bir nefis katîyyen kötüye sebep olmamalı, sebebi her ne olursa olsun, kötülük sizin elinizden çıkmamalı.

     Benim hayatımda arındığım günden beri var ettiğim hakîkat tam olarak budur, sanmayın ki herkes bana iyi davranıyor. Benim de inişlerim, çıkışlarım, aldatılışlarım, kandırılışlarım ve hayal kırıklıklarım var hem de bir düzine! Benim de sabrımın sonuna gelip de maruz kaldıklarıma cevap vermek istediğim, ortada yanlış olan, yanlış bilinen bir sürü şeyi düzeltmek istediğim zamanlar oluyor. Sonra düşünüyorum, ne gerek var sorusu elimi kolumu bağlıyor, dilime kilit vuruyor. Bırak diyorum. Bırak herkes her şeyi nasıl biliyorsa, nasıl inanıyorsa öyle kalsın, aksi senin hayatında hiçbir şey değiştirmez lâkin dile getirmek istediğin doğrular başka hayatlarda bir çok şeyi değiştirir. O an karar veriyorum, en büyük kötülüğü hakîkati kendime saklayarak yapıyor olacağımın kanaâtine varıyorum ve susuyorum. Hem de ilk günden beri susuyorum.

     Sanıyorum en büyük kötülüğüm budur. Arınmadan önce farklıydım elbette. Kötüye kötü olduğum zamanlar oldu fakat bugün düşündüğümde ne kadar büyük bir yanlışın esiri olduğumun farkındayım. Kendimi önemsemeyi bıraktığım gün, bana yapılan haksızlıklara ve kötülüklere cevap vermez oldum. Nihayetinde kendini bile önemsemeyen birinden başkalarını önemsemesini bekleyemezsiniz. Bir de işin bu tarafı var.

     Umuyorum ki bir gün herkes kendi özünde bunun farkına varabilir ve kendi yüreklerine hakîki bir güneş doğurabilirler. Kötü kötüyü getirir, karanlık karanlığı, kişi kendi elleriyle yarattığı karanlıktan sıyrılmadan kendine bir güneş doğuramaz ve kendine bile bir güneş doğuramayan biri etrafındakileri de aydınlatamaz.