11 Temmuz 2015 Cumartesi

Aslolan Yürekse

     Sevgiye teslim yaşayan insanların yüreğinin en içinde olanlara olan kızgınlığı öyle ince olur ki, kızamaz, alev alsa da sönüverir. Kulağa çocukça geldiğinin farkındayım lâkin benim sevdiğim herhangi birine olan kızgınlıklarım karnına yumruk atabileceğim türden. Denizler kadar büyük bir kızgınlık bile olsa, bir o kadar da zararsız. İnsan sevdiğine kızamazmış, benimki de o hesap.

     Sevgi herkesin dilinde, oysaki çoğunun yüreğinde değil. İnsan yalnızken, yaptıklarını düşünürken - ne yaptığının bir önemi yok- içi rahat etmeli, iyi hissetmeli, endişe duymamalı. Sevgi vermeli, sevgi almalı. Şimdilerde birçoklarının kalbi örümcek ağı bağlamış, samimiyetten uzak bir dünyanın başında bayrak sallamaktalar. Daha da kötüsü, yanlışlarının farkında bile değiller, Ne kötü!

     Herkes iletişim kuruyor, kelimeler ve kelimeler, ancak çoğunun yalnızca dili konuşuyor. Öyle ki, yüreği zaten ışıklarını kapatmış uyumakta. Sonra her şey sahteleşiyor, her şey geçici oluyor, herkes geliyor ve gidiyor, kimse kalmıyor. Oysa, kalanlar olmalı. Hâlâ var mıdır gelenler ve asla gitmeyenler? Beni sustuğum zaman bile gözlerimden okuyabilecek birileri kalmış mıdır? Gülümsemenin ve gülümsetmenin ne demek olduğunu bilen. Yoksa herkes gerçekten de çağımızın bir gerekliliği gibi görünen robotlaşma evresinde, yalnızca kendi çıkarları ya da anlık hevesleri için mi yaşıyor?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder